Saturday, April 5, 2008

Bahar yuruyusleri - 2

Bugun Baris ekibe eski arkadasi Di(g)dem’i de katti. Pek de iyi etti. Burlington’da Halton Hills diye bir yer varmis, yuruyus parkuru guzelmis. Oraya gidelim diye anlastik.

Spadina & Bloor’da bulusup, Alis’in arabayi Baris’in 666! nolu dairesinde oturdugu binanin otoparkina biraktiktan sonra, otoban fobili Alis’i Baris’in disi ve ici yeteri miktarda tozlu arabasinin alka koltuguna oturtarak Didem’i almak uzere yola koyulduk. Bizim Didem pek sen-sakrak cikti. Baris’la ikisi butun yol boyunca sakalar esliginde atistiklarindan bir turlu hangi exit’i alacaklarina karar veremediler. Hangi exit’in alinacagi kesinlestiginde de exit’i kacirdilar. Boylece benim google’dan 45 dk surdugunu ogrendigim araba yolculugu 1 saat 45 dk gibi birsey oldu. Tabii sonucta yine Burlington’a gidemeyip solugu gol kenarinda aldik. Baktik ki piknik masalari ve mangallar konmus gol kenarina. Hemen faydalanalim dedik. Didem’im mercimek kofteleri’nin goruntusunu henuz kesfederken, farkettik ki Alis’in torbalardan habire birseyler cikiyor. Zeytinyagli yaprak sarmasi, rus salatasi, 10 saat yerine 3 saat suda bekledigi icin daha sonra midelerimizde sismeye devam edecek olan barbunya, patates salatasi derken, bir de baktim enginar da cikti torbadan. Yuruyus yerine araba gezisine ciktigimizi sanmistim ben, ama orada da yanilmisim. Megerse acik hava gol lokantasina gelmisiz. Kisacasi, yuruyus bahane, yemekler sahaneydi. Alis’e ve Didem’e defalarca tesekkur edip sarmalari kofteleri kutletirken, aslinda 12 C olan hava sicakliginin gol etkisi ile birlikte -2 C oldugunu farkettik. Simdi neden hava durumunu verirlerken “10C but feels like -5” dediklerini daha iyi anliyorum.

Yuruyus parkurumuz karlarin hala erimeye devam etmesi sebebiyle engelli yuruyus parkuruna donusmustu. Hatta yeterince “flooded” olmus bir bolumu es gecmek zorunda bile kaldik (tum atlayip ziplayip geceriz cabalarima ragmen!). Sonucta, camur rengi sularin guldur guldur aktigi Credit View nehri boyunca ve henuz yesilin hakim olamadigi insan yapimi ormanin icinde 80 dk yurumusuz.


Sarmalarin ve koftelerin 80 dakikada yeterince erimis (!) olacagina kanaat getirdikten sonra turk kahvesi ve tatli almak uzere Didem’lere tesrif ettik. Didem’in kisa bacakli sirin kopegi Schoko Baris’in ayaklarini kemirirken biz de Turkiye’den ithal cezeryelerimizi kemirdik. Kahve fali bakma isini bana yiktilar. Bakalim kahve fincanlarinda gordugum yollarin kac tanesi gercek cikacak, bunlari da baska bir yazida irdeleyecegimdir :)

2 comments:

Amanda said...

Guzel eglenmissiniz anacim... Havalar burda da halen soguk bugun. Ne hamarat arkadaslarin varmis.

Neyse cok optum, sana iyi haftalar, Amanda...

Yesim Arpat said...

Yahu o yediklerinizin memleket burası ama benim de canım çekti şimdi. Gitsem nerede yesem bilemedim. Hepsi bir yerde diil ki.