Gunesin ve baharin yuzunu iyice gostermesiyle birlikte ben de haftasonu aktivitelerine hiz verme karari aldim. Tourism Toronto’nun web sitesine gore Toronto’da 5000’in uzerinde restaurant varmis. Hepsini denemek biraz zaman alacak tabii. Ama ucundan kosesinden baslayayim dedim bugun. Isyerinden arkadasim Phil ile birlikte birbirinden renkli dukkanlari, restaurantlari ve barlari ile meshur Queen West’te brunch yapmak uzere anlastik. Secimimiz thai ve global menusunun karisimi ile meshur Queen Mother Café oldu.

Yanlis hatirliyorsam duzeltin lutfen ama sanki Bogaz’da brunch’a gittigimiz gunlerde portakal suyu istendiginde baska bir aciklamaya gerek kalmaksizin sikma portakal suyu gelirdi. Ayni aliskanlikla (veya yanlis hatirlamayla) siparis ettigim portakal suyunun Kuzey Amerika’ya ozgu ve yarisindan fazlasinin buz kupleriyle dolu oldugu devasa bir bardakta konsantre olarak masaya tesrif etmesi bende hafif bir hayal kirikligi yasatti. Neyse ki ayni anda siparis etmis oldugum café au lait’nin kalitesi bu hayal kirikligini cabuk bastirdi.
Brunch Pazar gununun ilk ogunu oldugu icin, gozumuz menudeki thai basliklar yerine “Sunday
Genel olarak cok etkilendigimi soyleyemeyecegim. En azindan brunch konusunda on uzerinden alti almayi basarabildi benden bu café. Havalar iyice isindiginda arka bahcesinde de bir brunch yapmayi hala dusunuyorum ama, veya hafta ici kucuk bir dinner. O zamana kadar: 6/10, sorry kralice anne…
No comments:
Post a Comment