Bugun Alliance Francaise’den arkadasim Baris ve onun UofT (University of Toronto)’dan arkadasi Alis (read Alice) ile guzel bir early spring Saturday yasadik. Gunesin tepede oldugu ve sicakligin ruzgara ragmen donma noktasinin uzerinde seyrettigi Toronto’nun bu ilk Cumartesi gununde Bloor & Spadina’da bulusmak uzere anlastik. Alis gicir arabasi Subaru ile bizi aldi, High Park’a dogru yollandik. Bugun Toronto hakkinda ogrendigim ilk yeni sey Bloor West’in aslinda Queen West kadar canli ve renkli oldugunu farketmem oldu.High park’ta kisa bir yuruyus sonrasi aslinda donma noktasinin uzerinde seyreden hava sicakliginin akdenizli kanimizi cok da isitmadigini farkettik. Parkin gobegindeki cafeteria’ya bu yuzden mi yoksa Baris acikti diye mi girdik cok net hatirlamiyorum simdi. Dogu avrupa kokenli bir teyzenin uzerimdeki sweat-shirt’e kompliman’i sonrasi, cok da leziz oldugunu soyleyemeyecegim cheese & bacon sandwichimi kutlettim. Bugun ogrendigim ikinci sey de bir daha bu kafeye gelindiginde alinacak seyin sandwich degil ispanakli borek oldugu oldu (thanks to Alis!).
Hayatimdaki ilk lamayi Peru’ya gittigimde gorecegimi sanirdim hep. Yanilmisim. Bir lama’ya en cok yaklastigim nokta High park’in icerisindeki hayvanat bahcesiydi. Ama yuksek citler sagolsun, Toronto lamalari yuzume tukurmeye tenezzul etmediler. Bizon bolumunu gezerken tezek kokusunun cigerlerimizi isgalinden olacak herhalde, Alis bizonlarin bu citleri devirebilecegini iddia etti! Otoban'da araba kullanma fobisi olan (ama yine de ters istikamette trafige girmeye calisan) bir insan icin
"bizonlarin citleri devirebilecegi" endisesi cok da gercekustu gelmedi bana. Aslinda ben o an bizon etinin yenilip yenilmedigini, yeniliyorsa da sigir eti kadar lezzetli olup olmadigini dusunmekteydim. Ama muthis tezek kokusu ve Baris'in vejetaryen olusu, beynimdeki soruyu dillendirmeme musaade etmedi.
Saturday, March 29, 2008
A Sunny Saturday in Toronto (this is no joke, it really happens!)
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
3 comments:
Ama ben "Alis, harikalar diyarinda misin?" diye Turkce sordum, Alis'te kayitlari var. Ona da yolladin mi bu yaziyi? Ben de bu bolgunu benim arkadaslara yollayayim da, dunu senden ogrensinler...
Cok guzel yazmissin. Galiba Baris hakli ama Turkce sormustu. Tum trafik kurralarini altust ettim galiba. Bakalim bir daha benim kullandigim bir arabaya tekrar binme cesaretini gostebilecek misiniz...:) Tekrar guzel bir Cumartesi icin ikinize de tesekkurler. Selamlar.
Alis, araban cok konforlu ve surusun de gayet guzeldi. Ben olaya biraz da baharat katmaya calisiyorum bazi cumlelerle; having said that, tabii ki binerim arabana yeniden, yanlis yone girsen de girmesen de :)
Alice in wonderland, cumlesinin ingilizce veya turkce soylenmesi arasindaki farka niye bu kadar taktiginizi da hakikaten anlamis degilim, bir ara anlatin bana. Ikisi farkli anlama mi geliyor? Sonucta ayni seyi cagristirmiyor mu beyinde?
Post a Comment